Queen’s Delicatessen: Şarküteriyi bir yaşam kültürüne dönüştüren ruh

Queen’s Delicatessen: Şarküteriyi bir yaşam kültürüne dönüştüren ruh
Senem Gürel’in Bodrum’da kurduğu Queen’s Delicatessen, lezzet kadar detaylara, estetiğe ve paylaşıma da önem veriyor. Mega yatlardan aile sofralarına kadar uzanan bu yolculuk, bir girişimcilik ilhamı aynı zamanda.

Özlem Özgen

Bodrum’un lezzet dünyasına farklı bir ruh katan Queen’s Delicatessen, sadece bir şarküteri değil; zarafeti, estetiği ve deneyimi aynı sofrada buluşturan özel bir durak. Arkasında ise kurumsal iletişim ve marka yönetiminde uzun yıllar iz bırakmış, kalbinde gastronomi tutkusunu taşıyan Senem Gürel var.

Hem İstanbul’da hem Bodrum’da, kendi adıyla anılan ve lüks segmente hitap eden çok özel bir balık restoranı işletmecisi ve şefi olan annesi Melek Boz’un mutfağında büyüyen Gürel, genç yaşta genç yaşta restoran, servis ve ürün tedariği gibi işlerin tam ortasında yer aldı. 26 yaşında kurduğu iletişim ajansı ile dünya devleriyle çalışan Gürel, kültür yaratan önemli projelere imza attı. Pandemi sonrası hayalini kurduğu sahil kasabası yaşamını eşiyle Bodrum’da gerçeğe dönüştürdü. Girişimcilik ruhu ise hiç susmadı ve yıllardır tutkuyla bağlı olduğu şarküteri kültürünü kendi vizyonuyla Bodrum’a taşıdı. İstanbul’un klasik şarküterilerinden ve İtalya’nın unutulmaz lezzetlerinden ilhamla Queen’s Delicatessen’i kurdu. Bu süreçte yakın dostları, Elif Edes Tapan, Deniz ve Ahmet Köse gibi gastronomi dünyasının önemli isimlerinin bilgi ve destekleri de markanın yolculuğuna güç kattı. “Queen’s, aynı zamanda dostlukların kurulduğu, sofraların paylaşıldığı ve anıların biriktiği bir yaşam alanı” diyen Gürel, ilham verici girişimcilik hikayesiyle sektörde adından söz ettirmeye devam ediyor.

Markanızın ismi oldukça iddialı. Ne ifade ediyor?

Queen’s ismini seçerken; hem zarif, hem iddialı hem de sofistike bir algı yaratmak istedik. İsmin kendisi zaten yüksek kaliteye ve özene dair bir çağrışım yapıyor. Dükkanımızda gerçekten de ‘kraliçelere layık’ ürünler, lezzetler ve bu lezzetleri tamamlayan etkileyici bir ambiyans var. Gelen herkesin kendini özel hissetmesini sağlamak istiyoruz.

Misafirlerinizle bağınızı nasıl tanımlarsınız? Sizi farklı kılan ne?

Queen’s’i özel kılan en önemli unsur, deneyim odaklı olması. Misafirlerimiz ürünleri sadece satın almakla kalmıyor; samimi bir paylaşımın parçası oluyorlar. Personelimiz için kurduğumuz “aile sofrası”na alışverişe gelen misafirlerimizi de davet ediyoruz. Şarküteri tabaklarımız adeta bir tablo gibi; evler için hazırladığımız uzun fırın kürekleri ve yuvarlak tahtalar da büyük beğeni topluyor. Queen’s’te müzik de günün ruhuna uygun olarak alışveriş deneyimini de lezzetin ötesine taşıyor. Dekorasyon ise ayrı bir karakter sunuyor.

Ürün seçimlerinizde hangi kriterleri önceliklendiriyorsunuz?

Queen’s’te her ürün, yalnızca lezzet değil; bir hikaye, bir felsefe ve özenin yansıması. Seçimlerimizde kalite, özgünlük ve izlenebilirlik temel kriterlerimiz. Başlangıçta geniş bir şarküteri yelpazesi sunarken, kısa sürede Bodrum’un rafine damaklarına ve mega yat şeflerinin beklentilerine odaklandık. Ürünün tadı ve görünümü kadar, üretim süreci, üreticinin doğaya saygısı ve vizyonu da belirleyici oluyor. Arancia’nın kurucusu Nurgül Baltacıoğlu’nun kaynağında deneyimlediği ve hikayeleriyle bize taşıdığı ürünler, bu yaklaşımın en somut örnekleri. Yerli üreticilerle kurduğumuz bağ ise Queen’s’in ruhunu tanımlıyor. Ayvalık ve Edremit’in eşsiz zeytinyağları, özenle üretilmiş beyaz peynirler ve el emeği lezzetler, dünya standartlarında sunuluyor. "Artizanlık bizim için sadece el yapımı değil, ruhu ve hikayesi olan ürün demek." İlhan Koçulu’nun peynirleri bu anlayışın en güzel sembolü.

Ülkemizde ve yurt dışında şarküteri üretimi açısından gelişmeleri değerlendirir misiniz?

Queen’s olarak yurt dışından ürünleri doğrudan ithal etmiyoruz; alanında güvenilir ithalatçılarla çalışıyoruz. Arancia gibi firmalar üreticileri yerinde denetleyerek hijyen, kalite ve izlenebilirliği güvence altına alıyor. Et ve şarküteri ürünlerinde uluslararası gıda güvenliği ve GDO’suzluk belgeleri bizim önceliğimiz. Avrupa’da üreticiler, geleneksel yöntemleri inovasyonla birleştirerek premium, doğal ve sürdürülebilir ürünler sunuyor. Türkiye’de ise şarküteri kültürümüzü modern üretim teknikleriyle birleştirme yönünde olumlu bir dönüşüm yaşanıyor. Queen’s olarak biz de sadece ithalata dayalı bir yapı kurmak yerine, ülkemizin zengin coğrafyasından çıkan özgün ürünleri de dünya standartlarında sunmak için yerli üreticilerle birlikte reçeteler geliştiriyoruz. Böylece hem yerli üretimin gelişmesine katkı sağlıyor, hem de müşterilerimize kalite ve tazelikten ödün vermeyen bir şarküteri deneyimi sunuyoruz.

Yat turizmine özel provisioning hizmetleriniz dikkat çekiyor. Nasıl ilerliyor?

Bodrum’daki yatlara provisioning hizmeti sadece bir iş değil, uzmanlık alanımız. Yat kaptanları ve şeflerden gelen talepleri analiz ediyor; menü, misafir profili ve özel diyet hassasiyetlerine göre çözümler üretiyoruz. Taze balık ve deniz ürünlerinde Karadeniz Balıkçılık ile çalışıyoruz; her balık ayrı vakumlanıyor ve titizlikle teslim ediliyor. Şarküteri, peynir ve atıştırmalıkların çoğunu Queen’s’te hazırlıyor; doğru porsiyonlama ve soğuk zincirle kusursuz teslimat sağlıyoruz. Bodrum yat turizmi her geçen yıl daha rafine bir müşteri kitlesine hizmet veriyor. Biz de bu alanda küratörlük yapan, lezzet ve estetik odaklı bir iş ortağıyız.

Kurumsal müşterilere nasıl hizmet veriyorsunuz?

Queen’s’te klasik tabak servisinden uzak, yaratıcı ve estetik sunumlar yapıyoruz. Graze table, sandviç tepsileri ve şarküteri kürekleriyle görsel gücü yüksek sofralar kuruyoruz. Fırıncı kürekleri, dev kasnaklar ve özel tahtalar üzerinde şarküteri, peynir, meyve ve atıştırmalıklarla masaları adeta bir sanat eserine dönüştürüyoruz. Misafirler hem lezzeti tadıyor hem de bir deneyim alanında buluşuyor. Bodrum’da bu yaklaşımımızla kurumsal cateringte fark yarattık.

Gelecek projeleriniz neler?

En büyük hedefimiz, Bodrum’daki bu özel duruşumuzu daha da güçlendirmek. Queen’s, hızlı büyümekten çok derinleşmeyi hedefliyor. Queen’s’i bir satış noktası değil, bir sofra kültürü temsilcisi haline getirmeye devam edeceğiz. Amacımız, şarküteri kültürünü tanıtmak ve insanlara iyi hissettiren bir deneyim sunmak. Tadım etkinlikleri, şef masaları ve şarküteri deneyimlerini artırmayı planlıyoruz. Mega yat provisioning siparişleriyle birlikte biz de dünyanın mutfak atlasında nefes kesici bir yolculuğa çıkıyoruz. Her şefin tercih ettiği malzeme, lezzet profili ve mutfak dili farklı; biz de bu farkı önemsiyor, onlara küratör gibi yaklaşmayı seçiyoruz. Bizde “yok” kelimesi yok. Çünkü Queen’s, sadece tedarik değil; lezzet dedektifliği yapıyor! Bu alanda hedefimiz, daha çok şefe ve acentelere dokunmak, onların ihtiyaçlarını daha yakından anlamak ve özel ürün gamlarını eksiksiz temin edebilmek.

Yorum Yaz

captcha