Bornova'nın kültürel mirasını yaşatan geleneksel Komşu Sofrası, bu yıl altıncı kez düzenlendi. 5 Ekim 2025 Pazar günü Buenas’ın ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte, Balkan mutfağının özgün tatları samimi komşuluk atmosferiyle buluştu.Bornova Misketi: Kayıp Bir Hazinenin Dirilişi
Altı yıl önce mütevazı bir mahalle girişimi olarak doğan Komşu Sofrası, bugün geniş bir katılımcı kitlesinin buluşma platformu haline geldi. Gastronomi öğrencileri ve akademisyenlerden yerel ve uluslararası şeflere kadar pek çok ismi ağırlayan etkinlik, komşuluk kültürünün sıcaklığını yaşatmaya devam ediyor.
Bu yıl "Karşı Komşu" temasıyla düzenlenen sofrada, Yunanistan ve Bosna-Hersek'ten gelen şefler de yer aldı. Balkan mutfağının seçkin lezzetleri, Anadolu mutfak kültürüyle ustalıkla harmanlanarak katılımcılara sunuldu.
Buenas'ın ev sahipliğinde, Bayetav Sanat ve Balgöç Derneği'nin katkılarıyla hayat bulan etkinlik, komşuluk değerlerini kültür, sanat ve gastronomi aracılığıyla yeniden anımsatmayı amaçlıyor.
Bornova’da komşuluk sofrası: ayrıştırmaya İnat kurulan lezzet mirası
Bornova'nın kültürel belleğini canlandıran geleneksel Komşu Sofrası, altıncı yılında sadece lezzetleri değil, aynı zamanda ortak değerleri de masaya yatırdı. Etkinlik, komşuluk felsefesini gastronomik bir anlatıya dönüştürerek, sofranın sıcaklığını uluslararası bir vizyona taşıdı.
Sofranın ötesindeki vizyon: uluslararası bir hayal
Açılış konuşmasını yapan Gülper Ergün, Komşu Sofrası'nın temelindeki "almadan verme duygusu" ile yerel gastronomiyi destekleme hedefine vurgu yaptı. Ergün, etkinliğin artık 100’ün üzerinde yemeğin paylaşıldığı bir miras olduğunu belirterek, "Umutsuzluğa ve ayrıştırmaya inat birleşmeye, hep beraber olmaya devam edelim," çağrısında bulundu. Bu altı yıllık geleneğin, "Uluslararası Gastronomi Film Festivali" gibi çok daha büyük ve uluslararası bir hayale dönüştüğünü ifade ederek, sofraların sıcaklığını sinema perdesine taşıdıklarını belirtti.
Kültürlerin kesişim noktası: Mübadele Mutfağı
Etkinliğin en çarpıcı oturumu, Bülent Şık’ın moderatörlüğünde "Mübadele ile Gelen Göçün Gastronomi Kültürüne Etkisi" başlığıyla gerçekleşti.
- Ayşe Karadan (Ayşa Boşnak Börekçisi), Boşnak böreğinin 500-600 yıllık bir kültürel koruma mirası olduğunu ve bugün Türkiye'nin her şehrinde varlığını sürdüren bir marka yarattığını gururla dile getirdi.
- Ahmet Güzelyağdöken (Balmumu Lokantası), kendi mutfağının temelini zeytinyağıyla vurgulayarak, dünyada bu denli kategorize edilmiş tek mutfağın Türk mutfağı olduğunu belirtti.
- Handan Kaygusuzer (Beğendik Abi Lokantası), ise mübadelenin sofraları nasıl zenginleştirdiğine değindi. Kaygusuzer, komşulardan gelen tabakların boş dönmemesi geleneği sayesinde oluşan bu kültürel alışverişin, hepimizin tarif defterlerine "Ayşe’nin tatlısı, Güner’in böreği" gibi notlarla kalıcı olarak işlendiğini anlattı.
Bornova Misketi: kayıp bir hazinenin dirilişi
Günün ikinci söyleşisi, Prof. Dr. Seda Genç’in moderatörlüğünde "Bornova’da Bornova Misketi’ni Konuşuyoruz" başlığıyla, kentin köklü terroir’üne odaklandı.
- Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, misket üzümünü "kayıp bir hazine" olarak nitelendirerek, kentleşmenin etkisiyle azalan üretimi yeniden canlandırma hedeflerini açıkladı. Eşki, misketin yalnızca bilimsel makalelerde değil, kafelerde şıra olarak sunulan, herkesin bildiği ve arzuladığı bir tat haline gelmesi vizyonunu paylaştı.
- Doç. Dr. Burçak İşçi, Anadolu'nun Neolitik Çağ'dan beri bağcılığın gen merkezi olduğunu ve Bornova Misketi’nin bu değerli mirasın önemli bir parçası olduğunu vurguladı.
- Seray Kumbasar (Sommelier), misket üzümünün duyusal çekiciliğini anlatarak, "Kamyona doldurulan misketlerin kokusu 1 kilometre öteden size ulaşır," diyerek bu eşsiz üzümün günlük hayata taşınması çağrısında bulundu.
Söyleşilerin ardından, bando ekibinin coşkulu performansı eşliğinde Komşu Sofrası'nın açılışı yapıldı ve katılımcılar, kültürel mirasın lezzetini paylaşmanın gururunu yaşadı.