Amasya’ya bir gelen ağlar, bir de giden!

Amasya, iki dağın arasına kurulmuş, Yeşilırmak'ın huzurla aktığı, hem doğanın hem tarihin iç içe geçtiği güzel bir şehir. 7500 yıllık geçmişi, aşkları, kültürü ve mutfağıyla Amasya, hem kalbinize hem damağınıza dokunuyor.

Şirvan Tanrıkulu Amasya’ya vardığınızda sizi iki dağın arasına saklanmış bir şehir ve ona coşkusuyla güzellik katan Yeşilırmak karşılıyor. Kafanızı kaldırıp dağlara baktığınızda ise kökeni çok eskilere dayanan Kral mezarları size bakıyor. Şehzadeler şehri Hititlerden, Roma ve Bizans dönemlerinde uzanan bu güzel şehir, Osmanlı’yageldiğinde bambaşka bir kimlik kazanmış. Şehzadelerin eğitim gördüğü bu şehirde, geleceğin padişahları tarihin nabzını tutmuş. Amasya’nın en önemli tarihi dönüm noktası ise, 1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün burada Amasya Genelgesi’ni yayımlayarak Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımını atmasıydı. Kısacası Amasya, sadece bir şehir değil; tarihin kalbinin attığı bir durak olarak çıktı karşıma. Kral Kaya Mezarları Şehri Amasya’nın dağlarından 2300 yıldır buradan sessizce seyreden Kral Kaya Mezarları, Pontus Krallığı’nın görkemli geçmişini bugüne taşıyan, zamana meydan okuyan birer taş anıt gibi yükseliyor. “Bu dik yamaçlara yıllar önce nasıl böyle görkemli mezarlar oyuldu, tam bir mühendislik harikası” düşünceleriyle tarihin bu izlerini seyrettim. Geceleri ışıklandırıldığında ise şehrin üzerinde zamana meydan okuyan bir siluet gibi parıldıyor. Dağları delip akan aşk Ferhat ile Şirin’in büyük aşkının yaşandığı dağlar da yer alıyor. Efsaneye göre Ferhat, sevdiği Şirin’e kavuşmak için bu dağları delerek suyu şehre getirmiş. Ziyaret ettiğinizde bu tarihi su yolu, yalnızca bir mühendislik harikası değil, aşkın gücünü anlatan sessiz bir hatıra gibi önünüzde uzanıyor. Aşıklar Müzesi Amasya, Türkiye’nin ilk ve tek Aşıklar Müzesi unvanına da sahip olduğunu duyunca merakla ve heyecanla ziyaret ettim. Müzede Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı ve Romeo ve Jüliet’in aşk hikayelerinin sahnelerini görebiliyorsunuz. Amasya Harşena Kalesi ise şehri tepeden kuşbakışı izleme fırsatı sunan eşsiz bir nokta. Şehrin panoromik fotoğrafını çekmek istiyorsanız doğru yerdesiniz. Helenistik dönemden günümüze uzanan kaleden, yüksek yamaçlarıyla Yeşilırmak’a uzanan Harşena Dağı’ndan Amasya’yı izleyebiliyorsunuz. II. Beyazid Külliyesi ve Şifahaneler Hastalara müzikle şifa dağıtan şifahaneyi duyunca açıkçası çok merak ettim. Amasya’nın Yeşilırmak kıyısında yer alan, 15. yüzyılda Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılan bu zarif yapı, sadece bir ibadet yeri değil, bilimin, sanatın ve şifanın bir araya geldiği bir yaşam merkezi olmuş. Külliyenin en dikkatimi çeken kısmı hastalara müzikle şifa dağıtılan tarihi şifahanesi oldu. Taç kapısı, revaklı avlusu ve zarif kubbeleriyle hem ruhunuzu dinlendiriyor hem de gezerken, müzik sesini duyar mıyım acaba diye çevrenizi dinliyor ve o mistik atmosferi yaşıyorsunuz. Şifahaneler demişken; Anadolu'da müzikle tedavi yapılan ilk hastane olarak bilinen ve Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nden günümüze gelen Sabuncuoğlu Kliniği de bunun en güzel örneği olarak tarihe geçmiş. Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi'ni ziyaret ederken adeta bu geçmişe uzanan bir yolculuk yapıyorsunuz. Evliyalar Şehri Amasya, manevi kimliğini Pir İlyas, Halifet Gazi, Şeyh Hamdullah ve Abdurrahman Bin Arafat türbeleriyle yansıtan; Sofular Mahallesi’ndeki ziyaretgâhlarıyla “Evliyalar Şehri” unvanını taşıyan köklü bir şehir. Aynı zamanda Mehmet Paşa Camii, Burmalı Minare Camii ve Maden Camii gibi Osmanlı döneminden kalan yapılarıyla da tarihî ve mimari mirasını günümüze taşıyor. Aynı bölgede içinde yer alan yazılar ve görselleriyle önemli Hristiyan merkezlerinden biri olan Aynalı Mağara da önemli gezi rotalarından biri olarak yer alıyor. Arkeoloji Müzesi Amasya’da yaşayan Hitit, Frig, Urartu, Pers, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin hepsinin izlerini bu müzede adeta zaman tüneli gibi görebiliyorsunuz. Mumya salonu ve taş eserler bölümünü de mutlaka gezmenizi öneririm. Amasya İlçelerini gezerken arkeolojik kazılar gözümüze çarptı. Hangi kazılar olduğunu sorduğumuzda ise Roma Dönemi Mozaik kazıları, Yavru Köyü Elmalı Mozaik kazısı, Gökmedrese Mahallesi Roma dönemi mozaik kazısı, Yassıçal Zeus Stratios Sunağı kazısı, Merzifon İlçesi Onhoroz Höyüğü kazısı olarak çalışmaların devam ettiği bilgisini aldık. Saraydüzü Kışla Binası Amasya’nın, Kurtuluş Savaşı’nın başlatan en önemli atılımlardan biri olan Amasya Genelgesi’ne ev sahipliği yaptığı Saraydüzü Kışlası’nın Milli Mücadele Salonun'da 12 Haziran 1919 günü Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelişi ve Kulistepe Mevkii'nde heyetle karşılanma anı 12 adet bal mumu heykelle canlandırılmış. O dönemi ve ruhu size yansıtan çok etkileyici bir müze. Yalıboyu Evleri Yalıboyu Evleri Yeşilırmak kıyısında inci gibi dizilmiş beyaz cepheli, ahşap cumbalı tarihi Osmanlı konaklarıyla Amasya’da en çok fotoğraf çektiğim yerlerin başında geliyor. 19. yüzyılda inşa edilen bu evlerde Osmanlı’nın ileri gelen aileleri, tüccarlar ve devlet görevlileri yaşamış. Amasya’nın simgelerinden tarihi Roma Dönemi’ne uzanan Alçak Köprü’den Yeşilırmak ile Yalıboyu evlerini çok iyi fotoğraflayabiliyorsunuz. Alçak Köprü’yü gezerken, hemen köprü bitiminde yer alan Şehzadeler Müzesi’ni de gezmeyi ihmal etmeyin. Boraboy Gölü Amasya’nın saklı cenneti Boraboy Gölü, o kadar huzurlu, sessiz ve sakindi ki, yemyeşil ormanların arasında, suyun huzur veren yansımasıyla sizi şehrin yorucu atmosferinden doğanın huzuruna götürüyor. Anadolu mutfağının sessiz ustası Amasya bakla dolması Amasya’nın saklı lezzetlerini şehrin köklü ailelerinden Sema Saraçoğlu Ergin’in sofrasında keşfettim. Sofranın kalbinde, incecik yaprakların arasına baklanın lezzetle sarıldığı Amasya Baklalı Dolması vardı. Altına yerleştirilen kemikli kaburga eti ya da pirzola, bu yemeği sıradan bir sarmadan çıkarıp hafızalarda yer eden bir ziyafete dönüştürüyordu. Amasya çöreği ve yağlısı Sofradaki bir diğer geleneksel Amasya lezzeti ise, ceviz, haşhaş ve hamurun eşsiz uyumunu sevenler için büklüm büklüm şekliyle öne çıkan Amasya çöreğiydi. Çöreğin saç üzerinde pişen Amasya yağlısı adı verilen bir çeşidi daha yer alıyor. Su böreği Amasya’nın uzayan, sünen ünlü salamura peyniriyle yapılan su böreğinin tadı da harikaydı. Sema Hanım, çocukken annesinin böreği onlar uyurken açtığını ve sabah 07.30’da uyandıklarında böreğin hazır olduğunu anılarıyla paylaştı. Keşkek Sema Hanım’ın çocukluk anılarından keşkek; hazırlaması bir o kadar güç olan keşkek evdeki kadınlar tarafından bir gün önce keşke küplerinde hazırlanıp ve odun ateşiyle yanan taş fırına gönderilerek en az 12 saat pişiriliyormuş. Coğrafi işaretli yemekleri Amasya Etli Çiçek Bamyası Yemeği, Amasya Toyga Çorbası, Amasya BaklalınDolma, Amasya Çöreği, Amasya Patlıcan Pehli, Amasya Burmalı Çöreği, Amasya Yağlısı ve Amasya Kirazı Resmi Coğrafi İşaret Belgeli olarak Amasya mutfağında yer almaktadır. Minik ama bir o kadar da lezzetli Amasya elması da yine bu bölgenin öne çıkan lezzetlerinden. Amasyalıların meşhur sözüyle gezimizi bitirelim: Amasya’ya bir gelen ağlar, bir de giden ağlar...